23 Ekim 2009 Cuma
MEtanet
kalan gideni düşlesin... solan açanların habercisi yanan her mum gelen yatsının geriya kalan müjdecisi yardım elini uzat bir iğne vur kurtar beni hüzün uçsun yerine mutluluk hormonu dolsun senin düşünle canlanan odamda bahar çiçekleri açsın kaçışsın karabasanlar çünkü benimde bir sebebim var bir sevenim var,
unutulsun eski hatıralar.. kanar orta yerinde yaralar bura vahada bir yerdi red son kelimelerini dizeye serdi..
koşa koşa geldim vesselam son durak uğurlama
yetiştim bir elveda eli salladım arkada yollar isterikli yolcu eli mendilli
taşıyıcı stressler dolar birden boşalır sevgiiii germe lan içim dışımda ben adımla savaştım hep çukura düşen karanlığa iyi bi sövmüş gerilmiş kablolarım içimde yapılan yapılar ölmüş ve her bir hücrem safdışı içimde ''ölüm''ü görmüş
derman için bir deve yolda gider nereye çölde kaırşır tozlar sam yele takılmış son etapta atletim son engele her biri yolda engebe yollar sonu hergele...
nakarat
dur metanet benden payını al git
cesaret senle işim kallamdı
sev adalet olsun yüreğinin kuşu
pertev ... kuşku
16 Ekim 2009 Cuma
düşüncelerimdesin...
İster özeleştiri ister yalan de bu bir kampanya
2 alana bir bedavasından değil bir seversin bin yanarsın kumpanyası
Ah o yıllar dedin mi hiç ben demedim. Gizlice içimden söylediklerimi
'karıştırmazsan eğer'’ ben ah o sensiz yıllar dedim.
Yanakların kırmızı pembemsi hal aldığı zamanın gözüme geliyor'
bir tabloda istediğin renkle istediğin resmi yapmak gibisin,
ne kadar boya döksem yine sen yine o eşsiz kalp atışlarım...
sitem ettim aslında senden uzak durduğum anlara
bir gün çıkıp böyle bir duyguya girecek deseler inanır ama
sevmezdim böyle bir mavinin yeşil tonuna kırmızı çalan renk cümbüşün heyecanına gözlerime hapsetmeyi göze
alamazdım kıyamazdım sevmeye!
artık kendimi bir rahibe gibi hissediyorum senin vuslatını bekler gibi,.,
artık kendimi nazım gibi hissediyorum bulut üstü kelebekler gibi,
artık kendimi hissetmiyorum dün doğup yarın ölecekler gibi...
trafiğe girmiş bir arabanın işe yetişmesi gereken sahibinin sinirinden
temiz yolda sabit hızlı giden araçlara döndüm rahat ve umursamaz...
kendimden bir nedenle geçmek istemiyorum biraz bencilim kusura bakma...
geçtiğim zaman bende bulunan değerlerinden de geçmiş olacağım
hayalinin bile kaybolması bana yaşamaktan beter...
yeter artık red..
''düşüncelerim olsan düşünmeye kıymazdım ‘’
‘’düşüncelerimdesin kıyamıyorum seni bir an unutmaya…
15 Ekim 2009 Perşembe
RED eskisi gibi değil artık
gider gönlünü götürdüğü makbere haykrır içten içe ve unutmaz, yüz tutmaz geçmişe
yeni ler eskiye kafa tutar oldu unutulan saltanatın son sultanı ve başladı eksi yeni destanı
kör topal sağır avazın çıktığı kadar bağır belki sesin ulaşır yankısı dönecek yere
haz al hayattan yoksa dert çağırır içine seni hapsedecek mahzene tutulacaksın bi köşede
kör insanların göz hapsine...
kırıldı goncası yüreğime eşlik eden dalın kabirime adımı yazın gömülsün toprağa kara
yazım ve san bir şarkı yazdımmm dünya gezisinde yolcuklukta hazım ağustosta sıcak kavurur üşür kızım güneş doğar titrerken
sazım...
karakışa direndi gönüller ellere diken batacakken güller süsler
mezarda yatan diriler ve ayakta duran ölüler artık eskisi gibi değiller olmadı olmayacak saf atık
sağa yatık harfler içimde bir bataklık ''ReD eskisi gibi değill artık!!!''
sen düz yolda yürü hediyeni al ve al nefes değerini ver gör gözüm nöbette bir nefer bu kaçıncı içimden dışarı sefer savur yapraklarım rüzgarımda sallanan bir yaralı martıya benzer
uzun bi yolun sonunda derin bi nefes çektim yine de direnbilmişim hey uyan ben geldim
ne engeller aşmışımda gelmişim bu raya trenim taşır vagonlar rayların bi sorunu var başka yükler alamaz arkaya katılan azdır kervanıma... unttt boş verr verdiğin sözler kasın hiç olmazsa yüzüm asık kalmaz sözümü tutamadım diye söz verdi unutacakmış anılarımızı ve beni...
sen düz yolda yürü hediyeni al ve al nefes değerini ver gör gözüm nöbette bir nefer bu kaçıncı içimden dışarı sefer savur yapraklarım rüzgarımda sallanan bir yaralı martıya benzer
13 Ekim 2009 Salı

ESKİ YENİ DESTANI
yalnızlık adımı kitabımdan öğrenmiş
ve en son güller yetişen bahçeyi ayrılık otları bürümüş
ve ben hırssızlığıma ritm tutan cesaretimi avcum içinde ezeceğim
düşmanlırımı ilkel empatisine başvurmuş halde sakinliğini bırakmışım
yıldırım akşamlı bi saatin ilk dakikalarından hazin sonu belli ve engin düşüncelere
dalmış umursamaz.,.red ellerinde bir sıcaklık hissetti heralde (aksine) :,
unutmaya çalışan cümlelerin kalple çatışır şekildemeydan okumasının
dayanılır hafiflğiydi bu . Zordu ama aşılır, tan yeline karşı seni düşünmek!
ilk amacına ulaşmış kamplumbağaların deniz aşırı umuduyla bir gülmek imkansız gülmek kolay ama durduğum boşlukta önüme ışık tutan kör gaz lambalarının cezasını kestim
artık önümü kendi karanlığım aydınlatıyor (hiç olmazsa) yorulan yüreğim aman dinlemez
mezarda yatan diriler ve ayakta duran ölüler artık eskisi gibi değiller olmadı olmayacak...
''ReD eskisi gibi değill artık!!!''
GÜNAYDIN
damga vurukan pulsuz mektuplar kadar umarsız kah estiği tarafın rüzgarıla üşüyen kah yandığı ateşin kralına baş eğmeyen ruh hali sarar bedeni, eller arasında kalan son düşünceler üstü aşka dair şuanda takip edilen ve köşeye sıkıştırılma korkusuna kapılmı altı üstüde bir beklentinin kavşağından dönüyorum.niyedir bilmem depresif bir karakteri aksine çizgi roman zombilerine ait kan kusacak dizlere sahibim. zaten adı gereksiz duygularım beni kendine esir etmedi ama etkisinden kurtulması zor olan tek duygumda aşktı.acı hissettim sancıya dayandım gğcğmğ hep sevgiden aldım uzuvlarıma nakış nakış işlerken aşkın ince sanatını hep bitsin die bağırdığım sonunu ''eşşek gibi bildiğim '' rüyamdan uyandım.Günaydın ReD
gece kabus mu gördün?-- Galiba o durumda; neyse uyandım sonunda...
8 Ekim 2009 Perşembe
3 ses ''gel'' diye çağırdı
bu yana bu bedene
ateşimde bir soğukluk hissettim
hemen (hemen) üzerime yalnızlığı aldım
resimlerinle ısındım sokuldum sensizliğe
bir an bir an adını andı dudaklarım
neydi bu ya aşk mıydı kanımdaki şehvet
içimdeki bağırmak hissi fısıldıyor seni, bir bahar rüzgarına
kış gününde elmas tanelerinin bana yansıdığı zamanda
sakladı benden ama niye hiç bilemedim
sevdim be güzelim bende sevdim
gecelerin gaz lambasında bir kelebeğin son nefesinde bir umudun son parçasında gözlerinin uçurumunda aşık oldum ben sana!!!
(bu tipik anadolu çoocuğunun hikayesi ne uçlar bitirir
her geçen gün damarlarım (''sen'i aşkını) yitirir...)
7 Ekim 2009 Çarşamba

YAR_I SEVDA
Çabuk oll bak sınırda patlayacak ateşim
artık dilim sustada vücudum hissetmiyor
gülüşünle aydınlanır gece gündüz güneşim
bırakmadı ruhum aşkın beni terketmiyor
Susuz kalsam çöllerde ölüm bile nafile
bu yolda yürüdüm bak elimde meşale
gözle görünür aşk_ı fünun izin vermez eşgale
hadi gel artık (bir cevap) bu gönül sabretmiyor!
umuttu ilk adımımın zaviyane seyircisi
buluttu red bu rüyada yalandı gerisi
bir sevda yangınında kül olurken dizelerim
isterdim ki göreyim seni bir daha bir daha seveyimmm...
canlandı birden duvara çakılan bi çivi gibi ruhum
ateşine ateşle karşılık verdi
sevgi için belkide yalan içindi
niçin solmadan durdu dalında güller ise
sustu kursağımda o vakit takılan bülbüller ise
sende anlamışsızdır sana kalkan bu gemi
çoktan kayboldu köpükleriyle limanımdan denizlere
yollarda engeller vardı yok değil
kömürler bitse giysiler yakılacaktı o anda
ulaşacaktı sana san gemi ister gündüz ister karanlıkta
ilgisine kurban olmuş gözlerin sessiz vuslatı gibi
bizlerde onu bekleyen rahibe değilizki !!
aşık olmayalım...
gözlerimizde yaş yok değil sefil değiliz hiç sanma
haber aldım canandan gemi görünmüş ufukta
sevin di diye haykırdım benim adıma şafaklara
hani demiştim ya ''hazin kız'' olgularıma aşığım
meğer ki gönlümü bilmeden sermişim
uzak okyanuslarda engin görünen alçaklara!!!


